Pages

11 Eylül 2011 Pazar

Yağmurlar Başladı


     Nasıl mıyım? dün gibi; hep dünlerdeyim; yarınlara, bu günlere alışamadım. Sadece katlanıyorum.
Tahayyül bile edemezsin. Ben umursamaz değilim, aksine çok umurumda, olan biten, sen, dünya, o sokağı dönemeden devrilen çocuk, çocuğu eve bir daha yürüyerek giremeyecek olan ana-baba, kahrolan her gün, içki masalarında tükenen hayatlar, gözlerde tükenen umutlar, en çok anlaşamayan derdini anlatamayan anlanmak istenmemiş, sualsiz ve suçsuz katledilen bedenler, tek derdi özgürlük olan ama adını karalayıp kendilerinin karşısına karalanarak konulan, hedef yapılan, araç edilen taze bedenler bir de Küçük Yağmur:
 Annesi onu yağmurlu bir hazan sabahında dünyaya getirmiş, kadın nereden bilsin ki; bir kere dahi göremesin, kucağına alıp sevemesin, ak sütünü helalinden emziremesin, ilk ağlamasını duyamasın... 
Yağmur öyle ağlamış ki; sanki babasının daha annesinin hamileliğini öğrenip söylemesinin ikinci haftasında, annesinin Yağmur'a hamileliğinin dokuz-onuncu haftasında yani hiç bir iz bırakmadan resmen piç gibi ortada bırakıp gittiğini biliyormuş gibi... 
Babası hiçte sağlam papuç değildi zaten. Tam bir piçti kendiside, fırlamanın teki, adi herif hapisten çıkmazdı, hepsi de adi suçlar. Ama nasıl bir şeyse  bu kader denen şey Selma bu adi herife dut gibi aşıktı ve bu adam Selma'nın sırtında bir kamburdan farksızdı. Sigara parası, kumar parası, içki parası... ver babam ver. Tek iyi yanı Selma'ya öyle sözler ederdi ki bu piç kurusu  kız kendini onun yanında Prensesler gibi hissederdi ve koruma kollamasına sahiplenmesine bayılırdı. Nede olsa hiç bir zaman bir yere ait olamamıştı Selma. Millet gibi davranmazdı ona ama kan emici bir sülük olduğu gerçeğini değiştirmez bu elbette. Gittiği iyi olmuştu yani. Tahminimce kalsa, Selmadan sonra Yağmur'unda sırtından geçinirdi. Tabi annesinin sıcak kucağında güvenli kollarında olması gereken ama talihsizliğin daha doğmadan peşine düştüğü ve onu şu koca dünyada bir başına koyan kaderde; Yağmur'a kim bilir belki bu zibididen daha iyi davranacak kimse de yoktu ya bunlar işin yaşanmamış keşkesel yanları.
Sonuçta Yağmur annesiz-babasız küçücük elleri ve ayaklarıyla daha güç iddia edebilecek yaşta değildi. Sadece ışıl ışıl gözlerle bakan çok tatlı annesi gibi dünyalar güzeli olacağı belli bir Havva kızı idi.....

0 yorum:

Yorum Gönder

Yk