Pages

6 Ekim 2011 Perşembe

belki de bu nedenle bu kadar asi, dik başlıyım

        Duvarda bir ceket, kapı önünde bir çift ayakkabı. Bunları hatırlıyorum geçen onca yıldan kalan silik hatıralarda. Yada ellere, gömleğe sinmiş dışarının kokusu; sigara, kıraathane veya insan vücudunun sabitleşen o alışılmış tanıdık silik ekşi kokusu. Her gün var olan, ama gittikçe büyüyen bir boşlukmuş aslında bunların bütünü.
        Tam hatırlayamıyorum, en son kaç yaşımda görmüştüm gözlerinden ta içini ? Çok büyük boşluklar var benim sandığımda. Bazen çatık kaşların altında renkli bir çift göz belirir gibi oluyor, ama sonra beceremiyorum, gözlerimin önünden yağmur damlaları gibi silinip gidiyor. Sanki yokmuş gibi ama hissettiğim o şey, duygu mu duygusuzluk mu işte o hep var. Hani hatırlamaya çalışıp da asla hatırlayamadığınız bir tat, koku, isim, ten veya iki mısralık bir şarkı gibi. Kafayı yediriyor. Bir süre sonra alışıyorsun. Artık 'O' da "suretin; suretinin, sureti" oluyor. 
         Hani filmlerde, dizilerde olur ya; insanlar bir eşyaya bir nesneye çok fazla anlam yüklerler. Yıllar geçer o eşya, nesne yok olur gider ama taşıdığı anlam asla gitmez. Ben de bir kaç tane böyle nesne hatırlıyorum. Birisi bir bere mesela, bir diğeri bir mantar bıçağı veya hala gördüğüm el emeği bir iskemle. Bunlar bazen saçma gelse de ansızın saklandıkları yerden çıka geliyorlar işte. Hepsi bu. Oluyor öylesine, gelişi güzel. Oluşuna, zorlama veya horlama olmadan.
          Kulağımda bir ses var. Bazen fazlaca hiddetli kendini öylesine güçlü hisseden cılız beden sahibi bir ses. Kendince haklı, ama sadece ses var. Bazen hani bağımlı olursunuz ya işte öyle bir ses. Nefes alış verişlerini kontrol edip sağlamasını yaptıktan sonra, sadece bir ses olmasına rağmen şükrettiğim, bir ses. 
          Her zaman duvarda asılı bir ceket, kapının önünde bir çift ayakkabı, odaya yayılan dışarının kokusu, sigaranın o tarifsiz iticiliği, belki lakayt belki aşırı rahatsız edici anlamaz bir konuşma, çızırtı gibi. Yine o ses; hayatımın anlamlı boşluğu. Bunlar adeta birer obje haytımda. 
           Oysa ben ardımdaki dağlar olduklarını tarif etmek istedim ama maalesef değiller. İşte belki de bu nedenle asi, dik başlı vs vs vs birisi oldum çıktım. 
          En başta herkes birer killi toprak. Sonrasında seni sen yapan şekillendiğin eller. Ve bu eller gün gelip seni yargılayan eller halini alacaklar.

(
http://www.youtube.com/watch?v=NG2PWwfbCw4)

0 yorum:

Yorum Gönder

Yk