Pages

6 Eylül 2011 Salı

Uçurtma Avcısı

   Okumaya ve bu yazıyı yazmaya çok geç kalmışım bu bir gerçek Okumayanlar varsa ertelememenizi tavsiye ederim. Kitap hakkında her yerde, arama motoruna yazdığınızda fazlaca edebi veya yorumsal içerikle karşılaşabilirsiniz. Bunların hiç birisini okumadım, ki; görüşlerim aktaracaklarım kes-yapıştır dan farklı olsun. İsterseniz okuyun inceleyin ama ben bunu tavsiye etmem. Bu yazıda da her hangi bir yetkili veya edebi açıdan bilgili birisi olarak bulunmuyorum. 
   -İlk olarak şunu söyleyeyim, samimi konuşursak, gidin kitabı alın okuyun, bu yazının devamını da okumayın. Aklınızda bir şey belirmesin ki; okuduğunuzdan gereği gibi haz duyasınız.


     Eser ve karakterler, sizi tamamen kitabın içine çekerek kitabı okumanızı engelliyor. Kitap artık okunmaktan çıkıyor ve yaşanmaya başlıyor. Ansızın kitabın içinde bir karakterin kıyısında yada her şeyi gören ama müdahil olamayan bir gözlemci oluyorsunuz. An ve an, rüya gibi adeta. Betimlemeler o kadar iyi oturtulmuş ki 'cuk' kelimesi bu kadar anlamlı olur. Sanki Emir'e iki tane vursam içim rahatlayacak, bağırsam beni duyacak gibi; sövdüğüm anlar olmadı değil.
     Karakter tahlili yapmak istemiyorum. Tamamen insanların her birinde, hatta sende, her birimiz de olan cinsten ama açığa vurulamayan yüzleşemediğimiz kişisel özelliklerimiz çok güzel bir şekilde kitaba nakşedilmiş adeta. Ne tamamen bir süper kahraman, ne de filmlerde gördüğümüz imrenilesi~iğrenilesi bir kişilik kalıbı biçilmiş. Bu kesin kes yaşanılmış bir kitap olmalı. Bu bir kitap değil, satırlara hapsedilmiş bir yaşam. 



     -Okurken soluğum kesilip, nefes almaksızın sayfaları nasıl çevirdiğimi bile anlamamışımdır...


     Kitap bir yaşamı, toplumsal olayları, savaşı, sömürüyü; savaş sömürüsü, kişisel sömürü, etnik çatışmayı,  cinsel istismarı (pedofili), göçü anlatıyor ve bu burnumuzun dibinde olan biteni naklen yaşattırıyor. 


     Daha fazla ayrıntıya girmeden kitaptan alıntı yapmak istiyorum. Okurken beğenimi çeken bir kaç paragrafı not etmiştim.Belki daha net bir fikir edinmenize yardımcı olur.


"Kefareti ödenmemiş günahlarla dolu geçmişimdi."
"Yeniden iyi biri olmak mümkün."
"Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın."
"Küfretmeye bile değmezsin." 
"Ama kendimi şu bakımsız havuz kadar boş hissediyorum.Bacaklarımı sarkıttığım havuz kadar."
"Geri çekilmiş; artık tek görebildiğim pencere camının gerisinde ki, erimiş gümüşe benzeyen sağanaktı."
Baba Emir'e  söylüyor:
"Belki 'kendi' nin nasıl yazıldığını bilince, öğretmen bana bir yıldız verir, ben de koşa koşa eve gelip sana gösteririm, ha?"
Kitapta sıkça duyacağınız ve bir sözcük öbeğinden, karakterlerin bir araya gelip oluşturduğu anlamlı anlamsız nice bütünden, cümlelerden, paragraflardan çok çok fazla olan ve fazlasını ifade eden bir cümle, altı kelime, on üç hece ve yirmi dokuz harf: 
-Tavşan dudaklı 'Uçurtma Avcısı' ndan:  
"Senin için bin tane olsa yakalarım." 
Bu cümle aslında kitabın özü. Bunu dikkatle kalbiyle okuyan birisi kitabı da okumuş gibi olur.
Emir aşık olur:
"Bit pazarında bulduğum prensesim. Yelda'mın sonunda doğan güneş." (Süreyya)
"Kanserin pek çok adı var. Tıpkı şeytan gibi."
"Evet, artık biliyorum- bildiğini biliyorum. Asef'i, uçurtmayı, zarfta ki parayı, akreple yelkovanı fosforlu kol saatini biliyor. Baştan beri biliyordu."


"Zendagi Migzara ~ Hayat devam ediyor"
"Yalnızca yaptıkların ve yapmadıkların var."
"Gerçek yanıt, hayırdı. Yalansa, evet. İkisinin ortasında karar kıldım: 'Bilmiyorum.' "
"Ama zaman çok aç gözlü bir şey-bazen, bütün ayrıntıları çalıp kendine saklıyor."
"İşte, gerçek Afganistan bu, Ağa Efendi. Benim bildiğim Afganistan. Sen mi? Sen burada her zaman bir turisttin, yalnızca haberin yoktu."
"Bir başka dünyada olsaydı, bu çocuklar kamyonun arkasından kaşamayacak kadar aç olmazlardı."
"Baba o gece beni öyle kızdırmış, öyle korkutmuş, öyle gururlandırmıştı ki."
"Aşkın en pürüzsüz göründüğü an, dertler bastırıverdi."
"Burası hiç de korunaklı değil. Yiyecek yok, giysi yok, içecek su yok. Buradaki en bol şey, Çocukluğunu yitirmiş çocuklar...İşin en acıklı yanı bunlar şanslı olanlar."
"Şimdi mutlu oldun mu? Kendini daha mı iyi hissediyorsun"
"Çocuk çok ama çocukluk yok."


       *Okurken, bir bardak çay-kahve doldurun fokur fokur kaynak ve daha sonra buz gibi 'ıce tea' için. 
He söylemeden geçmeyeyim. Kitaba 'ağlatan kitap' da diyebiliriz. Yaşlarınıza hakim olamazsanız salın gitsin.Keyifli okumalar-yaşamalar dilerim.

'Dostet Darum' 


                                                                                              zaman :)(:

0 yorum:

Yorum Gönder

Yk